Güçlü anlatımı ve duygusal teması ile hafızalarda iz bırakmış ile
The Language of Flowers, Orphan Train, ve The Light Between Oceans adlı
eserleriyle, eleştirmenlerce
beğenilen ünlü çocuk kitapları yazarı Jean E. Pendziwol'un yetişkinlere
yönelik yazdığı bu ilk romanı, onyıllardır açığa çıkmayan bir
sır ile aile, kimlik ve sanatı içeren etkileyici bir hikaye üzerine
kurgulu.
Elizabeth'in zihni hala keskin ama gözleri artık yeterince iyi görmüyordu. Artık ne sevdiği kitaplarına vakit ayırabiliyor ne de ruhunu canlandıran o tablolara bakabiliyordu. İçindeki boşluğu müzik ve ailesinden kalan anılarla dolduruyordu, özellikle de sevgili ikiz kız kardeşi Emily'nin hayali ile. Bir kazada kaybettiği babasınının günlüklerini keşfettikten sonra artık geçmişi tümüyle onunla olacak, yakasını bir daha hiç bırakmayacaktı.
Kaldığı yaşlı bakım evinde, Morgan adlı toplum
hizmeti görevini yapan suç mağduru gencin yardımıyla, Elizabeth babasının
günlüklerini inceleme fırsatı elde eder. Bu günlükler iki kadını bir araya getiren, zaman içindeki bir
yolculuğun başlangıcı olacaktır. Günlüğü her okuyuşunda, alışılmadık
arkadaşlıkları onları kendi dünyalarından çok uzaktaki bir dünyaya
derinden çekecek-Elizabeth'in babasının yetmiş
yıl önce bulduğu ve ailesini yetiştirdiği Superior Gölü üzerindeki
Porphyry Adası'ndaki deniz fenerine
çekecektir.
Günlüğün küflü sayfalarındaki kelimeler canlandıkça, Elizabeth ve Morgan kaderlerinin daha önce hiç hayal bile edemedikleri bir şekilde, dışlanmış o adaya bağlı olduğunun farkına varmaya başlayacak. Morgan'ın bağlantısının keşfi, kendi aile sırlarının üzerine ışık tutarken, günlüğün solmaya yüz tutmuş sayfaları Elizabeth'in bildiği ve geçmişin sırlarını ışığa kavuşturacağını düşündüğü her şeyin temelini sarsacak.